2673 Kilometre
28.02.2022
Karanlık gökyüzünü boyadığında, yürüyordum. Kafamı kurcalıyordu sorular. Bugünü, yarını düşünüyordum. Neler kaçırdığımızı, neleri kaçıracağımızı. Her yaş bir tat demekti. Biz yaşlarımızı tadamıyor, dokunamıyor, göremiyorduk. Gözlerimi kapayıp açsam ve kendimi kırk yaşımda bulsam ne olacaktı? Afaki dedi içimdeki ses. Öyleydi, fakat düşüncelerim bir girdap gibi beni içine çekiyordu. İçimde bir yerlerde deprem oluyordu. Zaman tüm gücüyle sarsıyor, özlemin alevi tüm binaları sarıyordu. Dışarıdaki ayaz tenimi yalayıp geçiyor fakat içimdeki ateşi söndüremiyordu.
Yürümeye devam ettim. Gök kubbeyi koca binaların ışıkları aydınlatıyordu. Konuşmak istedim, sesimi duyurmak. Kaldırımlar duydu sesimi sonunda. Tüm söyleyeceğim üç kelime bir cümle lakin konuşma isteğim sönüveriyor bir anda. Sesindeki mesafe 2673 kilometre. Kalbimin donduğunu hissediyorum, belki de hava soğuk diye.
Şimdi burada olsaydı belki… ya da sen orada olsaydın belki dedi, sözümü keserek. Yutkundum. Yan yana olsaydık geçerdi belki. Geçerdi dedi içimdeki ses, bir sarılsa geçerdi. Keder yayıldı cümlenin tınısından. Anlatacak ne çok şeyim vardı oysa, konuşarak değil yalnızca sarılarak.
Yağmur usul usul yağarken, kaldırımlar beni dinliyordu hala. Susmak istiyordum bu kez. Fakat öyle derinlerden yükseliyordu ki yüreğimin tınısı, ben varım gör beni diyordu. Beni unutamazsın, bir kenara atamazsın çünkü ben hep varım. Ben diyordu, sen daha saçlarını taramaya kolları yetişmeyen küçük bir çocukken de vardım. Ah dedi içimdeki ses, sus der gibi. 2673 kilometre- diyecek oldum yine. Kalpler arası 0 kilometre dedi, yine sözümü keserek. Kaldırımlar güldü halimize. Üç kelime bir cümle, belki de bir gün gerçekten olur 0 kilometre.
Gözlerimi bir anlığına kapayıp, buz gibi soğuk havayı içime çekerken mırıldandım.
“0 kilometre…”